13 Ağustos 2014 Çarşamba

PİSA/PİSA'NIN ÇAPULCUSU

                       

                                                   BİZİM MAHMUT



"Bizim Mahmut", İtalya'nın dünyaca bilinen Pisa Kulesi'nin bulunduğu alanın girişindeki çoğunluğu Bangladeşli hediyelik eşya satıcılarından biri. O Pisa'nın çapulcusu.



İtalya'daki Pisa Kulesi'nin bulunduğu Piazza dei Mirocolide'nin (Mucizeler Meydanı) girişinde sıra sıra hediyelik eşya satıcıları bulunuyor. Bunlardan biri de Mahmut, Türk rehberlerin deyişiyle "Bizim Mahmut"

Mahmut engellidir ve çocuklarına bakmak zorundadır. Türkler'i de çok sever. Türk turistlere pazarlık etmeden anında indirim yapar. Rehberlerle de arası iyidir. Rehberler, misafirlerini Mahmut'a yönlendirirken, bir yandan da birbirlerine önerirler. Zamanla Mahmut'la Türkler özdeşleşir.

 

 

 

 

 

ÇARE TÜRK BAYRAĞI


Bunun üzerine diğer satıcılar da Türkler'e indirim yapmaya başlar. Mahmut ayrıcalığı öne çıksın diye bir Türk bayrağı bulur ve Türk rehberleri görür görmez bayrağı dükkânının önüne asar. Tabii ki  diğer satıcılar da birer Türk bayrağı edinirler. Türk turistler geldiğinde Piazza dei Mirocolide'nin girişi Türk bayraklarıyla donanmaya başlar.


BU KEZ ATATÜRK'LÜ BAYRAK


Mahmut, yeni bir çare aramaya başlar. Bir Türk'ün kendisine getirdiği üzerinde kalpaklı Atatürk resmi olan bayrakla yeniden öne çıkar. Bu bayrağı bulmak biraz zordur ama bir süre sonra bulanlar olur.










EN SONUNDA ÇAPULCU OLDU

Mahmut çaresizdir. Türkiye'de ise Gezi Parkı olayları gündemin baş sırasında yer almaktadır.  Gelen turistlerin dilinde "Her yer Taksim, her yer direniş" sloganı vardır. Ne olduğunu sorar. Anlatırlar. Birini köşeye çeker ve kağıda "Her yer Taksim, her yer direniş" yazdırır. Artık o Pisa'nın çapulcusudur.*






LÜZUMİ BİLGİLER

ASLINDA ÇAN KULESİ

İtalya'nın kuzeyinde, Toscana bölgesindeki Pisa Kulesi, aslında aynı adı taşıyan kentin katedralinin çan kulesi. 1372'de tamamlanan kule, bitiminin  hemen ardından, zeminin yumuşaklığı nedeniyle güneye doğru eğilmeye başlamış. Yılda milimetrenin 10'da 7'si kadar eğilen kule, sütun dizilerinden oluşuyor. Çanların bulunduğu yere ulaşmak için 294 basamak çıkmak gerekiyor. Kule ve katedralin bulunduğu meydanda, vaftizhane de var.









* Hikâye rehberden, fotoğraflar benden. Mahmut'u sorarsanız, biz görmedik. Artık işçi çalıştırıyor :)

5 Ağustos 2014 Salı

OHRİD / GUTENBERG’TEN BUGÜNE




                     M.Ö 2’NCİ YÜZYILLA 15’İNCİ YÜZYIL ARASINDA

Bu dükkânda M.Ö. 2. yüzyıldan kalma teknikle üretilen kağıtlara, 15’inci yüzyıl tekniğini kullanan makinede baskı yapılıyor.






Makedonya’nın aynı adı taşıyan gölün kenarındaki Ohrid kenti. Osmanlı döneminde camiye çevrilen ortaçağdan kalma Aya Sofya Kilisesi, M.Ö. 3’üncü yüzyıldan kalma amfitiyatro ve Çar Samuel Kalesi’nin bulunduğu tepeye çıkan yollar daracık. Öyle ki en geniş yolda bile iki otomobil karşılaşınca sorun olabiliyor. İki yanda Osmanlı-Türk mimarisiyle inşa edilen cumbalı binalar. Bir çok kişi burayı Safranbolu’ya benzetiyor. Zaten Ohrid ile Safranbolu kardeş şehir.


Sokakta  iki küçük vitrin ilgi çekiyor. Birinde el yapımı deri eşyalar, diğerinde eski görünümlü kağıtlara basılmış Ohrid konulu ya da dini sembollerin bulunduğu resimler var. Üzerinde, “Hand made paper” yazıyor. Tam adı: National Workshop for Handmade Paper “St. Kliment Ohridski” Vitrini gibi dükkan da küçük. 15-16 metrekare civarındaki atölyede bir yandan kâğıt imal edilirken, bir yandan baskı yapılıyor.