5 Ağustos 2014 Salı

OHRİD / GUTENBERG’TEN BUGÜNE




                     M.Ö 2’NCİ YÜZYILLA 15’İNCİ YÜZYIL ARASINDA

Bu dükkânda M.Ö. 2. yüzyıldan kalma teknikle üretilen kağıtlara, 15’inci yüzyıl tekniğini kullanan makinede baskı yapılıyor.






Makedonya’nın aynı adı taşıyan gölün kenarındaki Ohrid kenti. Osmanlı döneminde camiye çevrilen ortaçağdan kalma Aya Sofya Kilisesi, M.Ö. 3’üncü yüzyıldan kalma amfitiyatro ve Çar Samuel Kalesi’nin bulunduğu tepeye çıkan yollar daracık. Öyle ki en geniş yolda bile iki otomobil karşılaşınca sorun olabiliyor. İki yanda Osmanlı-Türk mimarisiyle inşa edilen cumbalı binalar. Bir çok kişi burayı Safranbolu’ya benzetiyor. Zaten Ohrid ile Safranbolu kardeş şehir.


Sokakta  iki küçük vitrin ilgi çekiyor. Birinde el yapımı deri eşyalar, diğerinde eski görünümlü kağıtlara basılmış Ohrid konulu ya da dini sembollerin bulunduğu resimler var. Üzerinde, “Hand made paper” yazıyor. Tam adı: National Workshop for Handmade Paper “St. Kliment Ohridski” Vitrini gibi dükkan da küçük. 15-16 metrekare civarındaki atölyede bir yandan kâğıt imal edilirken, bir yandan baskı yapılıyor.


                                                               ÇİN TEKNİĞİ


Ve şov başlıyor. Ustanın adı Ljupco Panevski. Kağıt teknesinin başına geçip anlatmaya başlıyor. Kağıtlar,M.Ö. 2. yüzyılda Çinliler’in bulduğu teknikle yapılıyor. Tenkiğin özü arıların, petek üretimine dayanıyor. Arıların doğa harikası inşatını inceleyen Çinliler'in tekniğine göre, ince rendelenmiş çam ağacı parçaları yaklaşık 1 ay bekletiliyor. Daha sonra su, elekten geçirilip üstte kalan reçine parçalarından kağıt oluşuyor. Kağıtlar 2 gün kurutuluyor. Filtereden geçiriliyor ve preslenerek düzleştiriliyor. Artık antik dönemden kalma tekniğin ürettiği kağıtlar, yazıya, baskıya hazır. Kağıt üretimi sırasında resim ve benzeri kimyasallar asla kullanılmıyor. Tabii anlatması kolay. Ancak yapımı sabır ve zaman istiyor.
                                                        
Ljupco Panevski, kağıt yapmayı babasından öğrenmiş


                                                 

                                                       DÜNYADA 7 TANE VAR



Bu makinenin benzerlerinden müzelerde var


Ve baskı zamanı. Burada kullanılan makine 197uncu yüzyıldan kalma, Avusturya yapımı. Ancak 15'inci yüzyıl teknolojisiyle alışıyor. Bugüne kalan dünyadaki 7 Gutenberg resmi kopyasından biri. Yani matbaanın mucidi Johannes Gutenberg’in (1398 – 1468) ürettiği, şu anda Almanya'nın Mainz kentinde kendi adını taşıyan müzede bulunan makinenin bire bir aynısı. Avrupa’da bu makineden sadece 2 tane var. Biri Ohrid’de, diğeri ise Slovenya’nın Bled kentinde. Panevski Usta bu kez makinenin başında, mürekkebi, kalıbı ve kağıdı ahşap makineye yerleştirdikten sonra, önündeki küçük kolu çekerek, baskı işlemini gerçekleştiriyor. Ürünlerin fiyatı 2 Euro'dan başlıyor.


İNCİSİ MEŞHUR






İnciler yıpranırsa götürüp ördürmek mümkün



Kağıt macerası sona erse de Ohrid macerası tabii ki bitmiyor. Ohrid denince akla gelen ilk şey inci. Ancak buradaki inciler biraz farklı. Ohrid Gölü’nde üretilen bir balığın pullarının küçük inci ya da boncuklara dokunmasıyla elde ediliyor. İşportadan şık mağazalara, bir kaç dolardan yüzlerce dolara kadar binlerce beyaz, pembe ya da siyan inci ürünü bulmak mümkün.




                                              KALEDE BİZANSI HASARI




Ohrid’in önemli tarihi yapılarından biri Çar Samuel Kalesi. Romalılar tarafından yapılan 3 kilometre uzunluğundaki kale Çar Samuel tarafından güçlendirilmiş. Sur yüksekliği 16 metreyi bulan kale 1014 yılında Bizans saldırısı sonucunda ağır hasar görmüş. Kalenin görkemli zamanlarında 18 kulesi bulunuyormuş. Tepede, orijinali M.S. 5. yüzyılda yapılan ancak yıkıldığı için aslına uygun olarak yeniden inşa edilen St. Clement Manastırı da bulunuyor.

Tepedeki amfitiyatro M.Ö. 3'üncü yüzyıldan kalma



                                                          EGNATİA YOLU'NDA



Antik dönemde adı Işıklıkent anlamında  Lychnidos olan kentin bugünkü adı ise Slavca “tepedeki yerleşim” anlamına gelen “vo hrid”den geliyor. Romalılar tarafından 2. yüzyılda yapılan Arnavutluk’un Adriyatik kıyısındaki liman kenti Dıraç'tan başlayıp, İstanbul’da sona eren ve Osmanlı’nın da kullandığı tarihi Egnatiya Yolu üzerinde olması kentin yüzyıllardır nhareketli olmasını sağlamış. Ohrid, günümüzde de Makedonya’nın en önemli tatil yörelerinden biri. Göl kenarındaki kumsal, tarihi kalıntılar ve kendine özgü yapısı, Balkan ülkeleri başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından insanı buraya çekiyor.



                                                     OHRİD’E GİDERSENİZ


Denizi aratmıyor




* Mevsim uygunsa gölde yüzün.

* Çevresi 20 metreyi bulan 900 yıllık çınar ağacının altında oturup ister erik rakısı ister çay için.

* Opinok denilen yöresel deri ayakkabılardan ya da küçük hediyeliklerinden alın.

* Ohrid Pazarı’nı gezin. (İstanbul’daki eski Polonya pazarını andırıyor)

* Gölde tekneyle tur atıp, Tito’nun kıyısına asansörle inilen yazlık evini (şimdi devlet konukevi olarak kullanılıyor) görün.



Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'nin kuran Josip Broz Tito'nın yazlık evi. Sahildeki kapı, evden göle inen bir asansöre açılıyor.


                 LÜZUMİ BİLGİLER


İddiaya göre Çar Samuel Ohrid kıyısında yılın her günü için bir tane olmak üzere 365 kilise yaptırmış. Rivayet doğru mu bilinmez ama Çar döneminden günümüze kalan 40'a yakın kilise var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder