7 Eylül 2014 Pazar

BABAKALE / 332 YILDA BİTEN BALIKÇI BARINAĞI

LALE DEVRİ'NDE BAŞLADI 21. YÜZYILDA BİTTİ

Anadolu'nun en batı ucu Baba Burnu'nda 1679'da yapımına başlanan balıkçı barınağı 2011'de tamamlandı.
Burası Anadolu topraklarının en batı noktası, Asya'nın ucu. Baba Burnu diye okuduk kitaplarda. Oysa burada Türkiye'nin en iyi korunmuş kalelerinden biri var. Burundaki köyün adı bu nedenle Babakale. Üstelik Osmanlı'nın bu son kalesi düşmana karşı değil korsana karşı yapılmış. İşte kalenin ve balıkçı barınağının hikâyesi:


Rivayet odur ki 1723 yılında denizde fırtınaya yakalanan Sultan III. Ahmet köyün doğal koyuna sığınır. Karşılarında bir devlet büyüğü gören yöre halkı korsanlardan çektiklerini anlatır. III. Ahmet veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya köye bir kale yapılması emrini verir. Kalenin yapımı için Biga'lı olan ve yöreyi bilen Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa görevlendirilir.


ÖZGÜRLÜK İÇİN ÇALIŞTILAR


Ülkenin dört bir yanındaki hapishanelere haber salınır. Kalenin yapımında çalışmayı kabul edenler, iş bitiminde serbest kalacaklardır. Mahkumlar Baba Burnu'na akın eder ve hummalı bir çalışma başlar. 1730 yılında patlak veren ve Lale Devri'nin sonunu getiren Patrona Halil isyanı sırasında, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa gibi Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa da öldürülür. Bu sırada kale bitmiş, mahkumlar 5 kilometre öteden köye su da getirmiştir.

SEFER ÖNCESİ SU NAKLİ
Çeşmenin suyu artık akmıyor


Yine anlatılan odur ki kalenin içinde tepelerden künklerle taşınan suyun aktığı çeşme, Osmanlı donanması içi önemlidir. Donanma su ihtiyacını buradan karşılar ve bu çeşmeden akan su hiç bozulmadan, gemideki askerlerin ihtiyacını aylarca karşılarmış.

RESTORE EDİLDİ


Horasan harcıyla (kireç ve kum karışımı) inşa edilen kale, geçtiğimiz yıllarda Kültür Bakanlığı İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından restore edilmiş. İçindeki yapılar yıkılsa da surları sağlam olan kalenin burçlarından Ege'yi seyretmek mümkün.

BARINAK DAHA DA ESKİ


Babakale'deki balıkçı barınağının yapımı ise kaleden de önce başlar. Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa, 1679'da barınağın yapım emrini verir. Kalenin yapımı sırasında balıkçı barınağının inşaası da sürer. Yaklaşık 100 metre taş dizilir. Ancak kale, içindeki çeşme, köydeki cami, hamam ve deniz feneri bitse de barınak bitirilemez. Patrona Halil İsyanı sonrasında unutulur gider, ta ki takvimler 1989'u gösterene kadar. Balıkçı Barınağı ilgili bakanlıkça ihale edilir ama nafile. Şirket bir kaç çalıştıktan sonra yok olur gider. Barınak yine yarım yamalak olduğu yerde kalır. Bu kez tarih 2009 yılıdır. Yeniden ihale edilen barınakta ciddi bir çalışma başlar. Barınak, yapımına başlanmasından tam 332 yıl sonra, 2011'de biter. Balıkçı köyü böylece geç de olsa bir barınağa kavuşur.

Kalede yer alan ağır ceza zindanı

PEKSİMET YEMEZ


Babakale'nin bir rivayeti daha var. Piri Reis'in ve Evliya Çelebi'nin yazdıklarında da yer alan rivayete göre, donanmada görevli “Peksimet Yemez” lakaplı Latif Baba, Baba Burnu açıklarında ölünce buraya gömülür. Daha sonraki seferlerde denizciler buradan geçerken uğur getirmesini dileyerek denize peksimet atmaya başlamışlar. Şimdi ise Baba Burnu ve Babakale'deki “baba”nın Peksimet Yemez olabileceği konuşuluyor.



FRENK EŞKIYASI BARINIYORDU


Köyün camisinin kitabesinde şöyle diyor:
Pek değerli ve latif olan baba bu yerin karanlığını aydınlattı. Baba Burnu demekle meşhur bu yer önceleri Müslümanlara saldıran Frenk eşkıyasının barındığı zor ve meşakkatli bir yerdi. Bunu haber alan kaptan paşa ferman çıkarıp Müslümanları bu beldeyi vatan tutmaya teşvik etti ve ilk iş olarak bu temiz mabedi yaptırdı. Her zaman korunmuş bu kalenin ibadethanesine gizlilik aleminin ilhamından can kulağıyla işitilen bu mısralarla tarih düşüldü. Sene 1140-1141”

TURİSTLERİ BEKLİYOR


Balıkların Akdeniz'den Karadeniz'e geçiş yolu üzerinde bulunan Babakale’nin denizine yerlileri, “Akvaryum” diyor. Her mevsimde balık bulmanın mümkün olduğu köy, kalamar dolmadan karides tatlısına pek çok lezzet sunuyor. Köy yanıbaşındaki Behramkale (Assos) gibi turistleri ağırlamak istiyor. Köye bağlı Akliman, kumluk plajıyla ziyaretçilerini bekliyor.
Eski muhtarlardan Emin Tekbaş, 70-80 hane varken 90 öğrencisi olan ilkokul'un bugün 600'e yakın nüfusa rağmen 15-20 öğrencisi olduğunu belirterek, gençlerin göç ettiğini anlatıyor. Balıkçılık ve biraz da zeytincilik dışında geçim kaynağı olmayan köy, turizmden nasibini almazsa, daha da çok göç verecek gibi.

LUZUMİ BİLGİLER

BABAKALE BATIĞI


Babakale, sualtı meraklıları için de ilginç. Babakale açıklarında 54 metrede 1921'den itibaren duran batık sanki lanetli. Bir çok ölümlü dalışa neden olan batığı Savaş Karakaş görüntüleyerek, İz TV ekranlarından hepimize tanıttı.
Batık geminin ilk adı Lady Olive. İngiltere'de, İngiliz İrlanda ortaklığındaki bir şirket için üretilen ve 1879'da denize inen 76.1 metre boyundaki gemi, Yunanlı bir armatör tarafından satın alınınca adı Epiros olarak değiştirilmiş. Epiros, Yunan mitolojisindeki Kadmos'un ektiği dragonun dişlerinden fırlayan 5 kişiden birinin adı. 1917'de yeniden satılan geminin son sahibi yine bir Yunanlı işadamı. Geminin son tescil adı ise Melpomeni. Trajedi ilhamı veren Yunan tanrıçası.

Geminin trajedisi ise 10 Mart 1921. Bababurnu açıklarında mayın çarpması sonucu batan gemiye ilk kez 1970'lerde Selçuk Kalay dalmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder