LALE DEVRİ'NDE BAŞLADI 21. YÜZYILDA BİTTİ
Anadolu'nun
en batı ucu Baba Burnu'nda 1679'da yapımına başlanan balıkçı
barınağı 2011'de tamamlandı.
Burası
Anadolu topraklarının en batı noktası, Asya'nın ucu. Baba Burnu diye okuduk
kitaplarda. Oysa burada Türkiye'nin en iyi korunmuş kalelerinden
biri var. Burundaki köyün adı bu nedenle Babakale. Üstelik
Osmanlı'nın bu son kalesi düşmana karşı değil korsana karşı
yapılmış. İşte kalenin ve balıkçı barınağının hikâyesi:
Rivayet
odur ki 1723 yılında denizde fırtınaya yakalanan Sultan III.
Ahmet köyün doğal koyuna sığınır. Karşılarında bir devlet
büyüğü gören yöre halkı korsanlardan çektiklerini anlatır.
III. Ahmet veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya köye bir
kale yapılması emrini verir. Kalenin yapımı için Biga'lı olan ve yöreyi bilen Kaptan-ı
Derya Kaymak Mustafa Paşa görevlendirilir.
Ülkenin
dört bir yanındaki hapishanelere haber salınır. Kalenin yapımında
çalışmayı kabul edenler, iş bitiminde serbest kalacaklardır.
Mahkumlar Baba Burnu'na akın eder ve hummalı bir çalışma başlar.
1730 yılında patlak veren ve Lale Devri'nin sonunu getiren Patrona
Halil isyanı sırasında, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa
gibi Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa da öldürülür. Bu sırada kale
bitmiş, mahkumlar 5 kilometre öteden köye su da getirmiştir.
Yine
anlatılan odur ki kalenin içinde tepelerden künklerle taşınan
suyun aktığı çeşme, Osmanlı donanması içi önemlidir.
Donanma su ihtiyacını buradan karşılar ve bu çeşmeden akan su
hiç bozulmadan, gemideki askerlerin ihtiyacını aylarca
karşılarmış.
RESTORE EDİLDİ
Horasan
harcıyla (kireç ve kum karışımı) inşa edilen kale, geçtiğimiz
yıllarda Kültür Bakanlığı İstanbul Rölöve ve Anıtlar
Müdürlüğü tarafından restore edilmiş. İçindeki yapılar
yıkılsa da surları sağlam olan kalenin burçlarından Ege'yi
seyretmek mümkün.
BARINAK DAHA DA ESKİ
Babakale'deki
balıkçı barınağının yapımı ise kaleden de önce başlar.
Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa, 1679'da barınağın yapım
emrini verir. Kalenin yapımı sırasında balıkçı barınağının
inşaası da sürer. Yaklaşık 100 metre taş dizilir. Ancak kale,
içindeki çeşme, köydeki cami, hamam ve deniz feneri bitse de
barınak bitirilemez. Patrona Halil İsyanı sonrasında unutulur
gider, ta ki takvimler 1989'u gösterene kadar. Balıkçı Barınağı
ilgili bakanlıkça ihale edilir ama nafile. Şirket bir kaç
çalıştıktan sonra yok olur gider. Barınak yine yarım yamalak
olduğu yerde kalır. Bu kez tarih 2009 yılıdır. Yeniden
ihale edilen barınakta ciddi bir çalışma başlar. Barınak,
yapımına başlanmasından tam 332 yıl sonra, 2011'de biter.
Balıkçı köyü böylece geç de olsa bir barınağa kavuşur.
PEKSİMET YEMEZ
Babakale'nin
bir rivayeti daha var. Piri
Reis'in ve Evliya Çelebi'nin yazdıklarında da yer alan rivayete
göre, donanmada görevli “Peksimet Yemez” lakaplı Latif Baba,
Baba Burnu açıklarında ölünce buraya gömülür. Daha sonraki
seferlerde denizciler buradan geçerken uğur getirmesini dileyerek
denize peksimet atmaya başlamışlar. Şimdi ise Baba Burnu ve
Babakale'deki “baba”nın Peksimet Yemez olabileceği konuşuluyor.
Köyün camisinin kitabesinde şöyle diyor:
“Pek
değerli ve latif olan baba bu yerin karanlığını aydınlattı.
Baba Burnu demekle meşhur bu yer önceleri Müslümanlara saldıran
Frenk eşkıyasının barındığı zor ve meşakkatli bir yerdi.
Bunu haber alan kaptan paşa ferman çıkarıp Müslümanları bu
beldeyi vatan tutmaya teşvik etti ve ilk iş olarak bu temiz mabedi
yaptırdı. Her zaman korunmuş bu kalenin ibadethanesine gizlilik
aleminin ilhamından can kulağıyla işitilen bu mısralarla tarih
düşüldü. Sene 1140-1141”
TURİSTLERİ BEKLİYOR
Balıkların
Akdeniz'den Karadeniz'e geçiş yolu üzerinde bulunan Babakale’nin
denizine yerlileri, “Akvaryum” diyor. Her mevsimde balık
bulmanın mümkün olduğu köy, kalamar dolmadan karides tatlısına
pek çok lezzet sunuyor. Köy yanıbaşındaki Behramkale (Assos)
gibi turistleri ağırlamak istiyor. Köye bağlı Akliman, kumluk
plajıyla ziyaretçilerini bekliyor.
Eski
muhtarlardan Emin Tekbaş, 70-80 hane varken 90 öğrencisi olan
ilkokul'un bugün 600'e yakın nüfusa rağmen 15-20 öğrencisi
olduğunu belirterek, gençlerin göç ettiğini anlatıyor.
Balıkçılık ve biraz da zeytincilik dışında geçim kaynağı
olmayan köy, turizmden nasibini almazsa, daha da çok göç verecek
gibi.
LUZUMİ BİLGİLER
BABAKALE BATIĞI
Babakale, sualtı meraklıları için de ilginç. Babakale açıklarında 54 metrede 1921'den itibaren duran batık sanki lanetli. Bir çok ölümlü dalışa neden olan batığı Savaş Karakaş görüntüleyerek, İz TV ekranlarından hepimize tanıttı.
Batık geminin ilk adı Lady Olive. İngiltere'de, İngiliz İrlanda ortaklığındaki bir şirket için üretilen ve 1879'da denize inen 76.1 metre boyundaki gemi, Yunanlı bir armatör tarafından satın alınınca adı Epiros olarak değiştirilmiş. Epiros, Yunan mitolojisindeki Kadmos'un ektiği dragonun dişlerinden fırlayan 5 kişiden birinin adı. 1917'de yeniden satılan geminin son sahibi yine bir Yunanlı işadamı. Geminin son tescil adı ise Melpomeni. Trajedi ilhamı veren Yunan tanrıçası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder