29 Eylül 2014 Pazartesi

SEGOVİA/ZAFER ŞEHRİ


18 YÜZYIL KENTE SU TAŞIDI

Eski şehrin dışından Segovia Sukemeri

Segovia, İspanya'nın tarihi kentlerinden biri. (Tarihi olmayan var mı?) Başkent Madrid'e bir saat uzaklıkta. Eski Kastilya Krallığı'nın izlerini taşıyor.
Segovia'nın adı Celtiberian kökenli. Kelt ağırlıklı ilk sakinleri kente Segobriga demişler. Sego “zafer” briga “kent” anlamına geliyor. Burası Zafer Kenti, yani Muzzafer şehir. Endülüs'teki hâkimiyetleri sırasında Araplar ise kenti Siqūbiyyah diye anmışlar. Dünyanın en eski ve en iyi korunmuş sukemerlerinden biri de burada. İlginç olan bu sukemerinin yaklaşık 18 yüzyıl kente su taşıması...


Sukemerinin inşa tarihi tartışmalı. 1. yüzyıl diyen de var 2. yüzyıl diyen de ama genel kanı İmparator Trainus döneminde (53-117) yapıldığına yönelik. UNESCO ve dünyadaki belli başlı bilgi kaynakları de bu dönemi esas alıyor. Genelleme yaparsak, sukemerinin inşa tarihini 1'inci yüzılın sonu ile 2'nci yüzyılın ilk yarısına oturtabiliriz. Dünyadaki en iyi korunmuş sukemerlerinden biri olan Segovia suyolu, tarih boyunca gelişmiş, yenilenmiş ve 20'inci yüzyılın ikinci yarısına, 1970'lere kadar kente su taşımış.

25 BİN GRANİT



Su kemeri 16 (*) kilometre uzaklıktaki dağlardan akan Frio Nehri'nin sularını kentle buluşturmuş. Roma mimarlığının şaheserleri arasında sayılan sukemerinde harç da yok tuğla da. 166 kemerin (Bu sayıyı 148 olarak veren kaynaklar da var **) bulunuğu suyolunun yapımında, yaklaşık 25 bin granit blok kullanılmış. Kemerin yüksekliği, çukur yerlerde 28 metreyi geçiyor. Koyu renkli Guadarrama granitinden yapılan sukemerinde, taşların orijinal dokusunu görmek, hissetmek mümkün. Kemerin bu özelliğini vurgulayan mimarlık tarihçileri, yapının manzara izlenmesi ve estetik kaygı gözetilerek yapıldığında hemfikirler.
Birçok bölümü iki katlı kemerden oluşan suyolunda, kemerlerin yükseklikleri farklı. İnce olan alt kemerler yüksek, kalın olan üst kemerler ise kısa.
Segovia Sukemeri, ilk kez 1072'de onarım görmüş Bölgede Mağrip yani Arap işgaline son verilmesinin ardından 15. yüzyılda Kral Ferdinand döneminde yeni bölümleri inşa edilmiş. 16'ncı yüzyılda ise kemerlere bazı heykeller yerleştirilmiş.

ÇALIŞAN DEMİR PAS TUTMAZ


Yüzyıllar boyunca işlevini sürdürmesi Segovia Sukemeri'nin bugüne kadar çok iyi korunarak gelmesini sağlamış. Yani bir Türk atasözüne gönderme yaparsak, çalışan demir pas tutmamış. Trafik ve diğer çevresel etkiler yüzünden yer yer çürümeler, üst katında su sızıntıları görülse de o artık Dünya Anıtlar Fonu'nun koruması altında. Zaten her tür motorlu aracın kemerin altından geçici de uzun süredir yasak. Sukemeri, eski kentle birlikte 1985'ten beri UNESCO'nun dünya mirası listesinde. 

                                              ŞEYTAN KÖPRÜSÜ






internetten alınmıştır




İspanyollar özellikle Segovialılar, sukemerini “Puente de Diablo” diye anıyorlar yani Şeytanın Köprüsü. Bu bir efsane. Farklı iki anlatımı var.
Birincisine göre şeytan gözüne kestirdiği bir genç kadının ruhunu kazanmak ister. Segovia'da yaşayan her kadın gibi genç kadının da derdi, su olmamasıdır. Şeytan düşünür taşınır ve kadının sevgisini kazanmak için su sorununa çare bulmak gerektiğine kanaat getirir. Bir gecede suyolunu inşa edecektir. Ancak bu kez şeytanın bacağı kırılır çünkü tam son taşı koyacakken güneş doğar, horozlar ötmeye başlar.
İkinci versiyonda ise genç kadın yerine bir kız çocuğundan bahsediliyor. Yaşlı ve hasta annesiyle yaşayan, ihtiyaçlarını gidermek için her gün su taşımak zorunda olan kız çocuğu, bu işten çok bıkmıştır. Bir gün evinin önüne su gelmesi karşılığında ruhunu şeytana satmaya razı olur. Şeytan bu dileğini gerçekleştireceğini söyleyince, pişmanlık duyar, dini inançlarından vazgeçmek istemez. Düşünür taşınır ve şeytana bir şart koşar. Eğer bir gecede kapısının önüne su gelirse, ruhunu ona satacaktır. Şeytan tüm cinlerini toplayıp işe girişir. Küçük kız ise ağlayarak şeytanın başarısız olması için gece boyunca  Allah'a yalvarır. Sabah olmak üzeredir. Allah, küçük kızın içten yalvarışları üzerine onu affeder ve devreye girer. Şeytan son taşı koyarken, horozlar öter. Sabah olmuş, son taş yerine oturmamış ve yapı bitmemiştir. Kız, ruhunu şeytana satmaktan son anda kurtulur.
Hangi mitolojik hikâyeye inanmak istiyorsanız onu seçin. Bunlar rivayet olsa da İspanyollar bu sukemerine “Şeytanın Köprüsü” diyorlar. Onlara göre, mimarların hayran olduğu taşların dokusundaki delikler de şeytanın parmak izleri.


LÜZUMİ BİLGİLER









* Kente dışarıdan geldiğinizde, sukemerini geçince kendinizi bir meydanda bulunuyorsunuz.
Burası Plaza del Azoguejo. Sağda bir turizm bürosu ve hediyelik eşya satanlar var. Oraya gitmeden önce soldaki binaların damlarına bakın. Demirden figürler göreceksiniz. Eski zamanlarda bu figürler, o evde oturanın mesleğini anlatıyormuş. Büyükbaş hayvan mı yetiştiriyor, süt mü satıyor, yoksa tavukçu mu, orada görüveriyorsunuz. Maalesef şimdi Segovia'daki evlerin çok azında bunlar var.



* Kemerleri aşarak eski kente girmeden hemen önce bir heykel var. Sukemerininin 2000'inci yılı anısına yapılmış, İtalya'yı sevenlerin çok iyi bildiği bir ikili, aynı kurttan süt emen iki kardeş. Romulus ve Remus. Yani Segovia, bu eşsiz sukemerini kente kazandıran ve bir zaman buralara egemen olan Romalılar'a gönderme yapmış.

* Bu arada meraklısına: Roma mitolojisi, Roma'yı M.Ö. 753'te Romulus ve Remus'un birlikte kurduklarını anlatıyor. Ancak iktidar hırsı Romulus'un Remus'u öldürmesiyle sonuçlanmış. Olsun İtalyanlar, bu ölümü unutmuşçasına, iki kardeşi kurt anayla özdeşleştirerek, her yere heykelini dikmişler.

NOT: Segovia'yı anlattığım için “Hani Alkazar?” diyenler. Unutmadım. O bir başka yazı olsun, İsabel'i de analım istedim.


(*), (**)  Encyclopedia Britannica 1994 copyright

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder