18 YÜZYIL KENTE SU TAŞIDI
Eski şehrin dışından Segovia Sukemeri |
Segovia, İspanya'nın tarihi
kentlerinden biri. (Tarihi olmayan var mı?) Başkent Madrid'e bir saat uzaklıkta. Eski
Kastilya Krallığı'nın izlerini taşıyor.
Segovia'nın adı Celtiberian kökenli.
Kelt ağırlıklı ilk sakinleri kente Segobriga demişler. Sego
“zafer” briga “kent” anlamına geliyor. Burası Zafer Kenti,
yani Muzzafer şehir. Endülüs'teki hâkimiyetleri sırasında Araplar
ise kenti Siqūbiyyah diye
anmışlar. Dünyanın en eski ve en iyi korunmuş
sukemerlerinden biri de burada. İlginç olan bu sukemerinin
yaklaşık 18 yüzyıl kente su taşıması...
Sukemerinin inşa tarihi
tartışmalı. 1. yüzyıl diyen de var 2. yüzyıl diyen de ama
genel kanı İmparator Trainus döneminde (53-117) yapıldığına
yönelik. UNESCO ve dünyadaki belli başlı bilgi kaynakları de bu
dönemi esas alıyor. Genelleme yaparsak, sukemerinin inşa tarihini
1'inci yüzılın sonu ile 2'nci yüzyılın ilk yarısına
oturtabiliriz. Dünyadaki en iyi korunmuş sukemerlerinden biri olan
Segovia suyolu, tarih boyunca gelişmiş, yenilenmiş ve 20'inci
yüzyılın ikinci yarısına, 1970'lere kadar kente su taşımış.
25 BİN GRANİT
Su kemeri 16 (*) kilometre uzaklıktaki
dağlardan akan Frio Nehri'nin sularını kentle buluşturmuş. Roma
mimarlığının şaheserleri arasında sayılan sukemerinde harç da
yok tuğla da. 166 kemerin (Bu sayıyı 148 olarak veren kaynaklar
da var **) bulunuğu suyolunun yapımında, yaklaşık 25 bin
granit blok kullanılmış. Kemerin yüksekliği, çukur yerlerde 28
metreyi geçiyor. Koyu renkli Guadarrama granitinden yapılan
sukemerinde, taşların orijinal dokusunu görmek, hissetmek mümkün.
Kemerin bu özelliğini vurgulayan mimarlık tarihçileri, yapının
manzara izlenmesi ve estetik kaygı gözetilerek yapıldığında
hemfikirler.
Birçok bölümü iki katlı kemerden
oluşan suyolunda, kemerlerin yükseklikleri farklı. İnce olan alt
kemerler yüksek, kalın olan üst kemerler ise kısa.
Segovia Sukemeri, ilk kez 1072'de
onarım görmüş Bölgede Mağrip yani Arap işgaline son
verilmesinin ardından 15. yüzyılda Kral Ferdinand döneminde yeni
bölümleri inşa edilmiş. 16'ncı yüzyılda ise kemerlere bazı
heykeller yerleştirilmiş.
ÇALIŞAN DEMİR PAS TUTMAZ
Yüzyıllar boyunca işlevini sürdürmesi Segovia Sukemeri'nin bugüne kadar çok iyi korunarak gelmesini
sağlamış. Yani bir Türk atasözüne gönderme yaparsak, çalışan
demir pas tutmamış. Trafik ve diğer çevresel etkiler yüzünden
yer yer çürümeler, üst katında su sızıntıları görülse de o
artık Dünya Anıtlar Fonu'nun koruması altında. Zaten her tür
motorlu aracın kemerin altından geçici de uzun süredir yasak. Sukemeri, eski kentle birlikte 1985'ten beri UNESCO'nun dünya mirası listesinde.
ŞEYTAN KÖPRÜSÜ
İspanyollar özellikle Segovialılar,
sukemerini “Puente de Diablo” diye anıyorlar yani Şeytanın
Köprüsü. Bu bir efsane. Farklı iki anlatımı var.
Birincisine göre şeytan gözüne
kestirdiği bir genç kadının ruhunu kazanmak ister. Segovia'da
yaşayan her kadın gibi genç kadının da derdi, su olmamasıdır.
Şeytan düşünür taşınır ve kadının sevgisini kazanmak için
su sorununa çare bulmak gerektiğine kanaat getirir. Bir gecede
suyolunu inşa edecektir. Ancak bu kez şeytanın bacağı kırılır
çünkü tam son taşı koyacakken güneş doğar, horozlar ötmeye
başlar.
İkinci versiyonda ise genç kadın
yerine bir kız çocuğundan bahsediliyor. Yaşlı ve hasta annesiyle
yaşayan, ihtiyaçlarını gidermek için her gün su taşımak
zorunda olan kız çocuğu, bu işten çok bıkmıştır. Bir gün
evinin önüne su gelmesi karşılığında ruhunu şeytana satmaya
razı olur. Şeytan bu dileğini gerçekleştireceğini söyleyince, pişmanlık duyar, dini inançlarından vazgeçmek istemez. Düşünür
taşınır ve şeytana bir şart koşar. Eğer bir gecede kapısının
önüne su gelirse, ruhunu ona satacaktır. Şeytan tüm cinlerini
toplayıp işe girişir. Küçük kız ise ağlayarak şeytanın
başarısız olması için gece boyunca Allah'a yalvarır. Sabah olmak
üzeredir. Allah, küçük kızın içten yalvarışları üzerine
onu affeder ve devreye girer. Şeytan son taşı koyarken, horozlar
öter. Sabah olmuş, son taş yerine oturmamış ve yapı
bitmemiştir. Kız, ruhunu şeytana satmaktan son anda kurtulur.
Hangi mitolojik hikâyeye inanmak
istiyorsanız onu seçin. Bunlar rivayet olsa da İspanyollar bu
sukemerine “Şeytanın Köprüsü” diyorlar. Onlara göre,
mimarların hayran olduğu taşların dokusundaki delikler de
şeytanın parmak izleri.
* Kente dışarıdan geldiğinizde,
sukemerini geçince kendinizi bir meydanda bulunuyorsunuz.
Burası Plaza del Azoguejo. Sağda bir
turizm bürosu ve hediyelik eşya satanlar var. Oraya gitmeden önce
soldaki binaların damlarına bakın. Demirden figürler
göreceksiniz. Eski zamanlarda bu figürler, o evde oturanın
mesleğini anlatıyormuş. Büyükbaş hayvan mı yetiştiriyor, süt
mü satıyor, yoksa tavukçu mu, orada görüveriyorsunuz. Maalesef
şimdi Segovia'daki evlerin çok azında bunlar var.
* Kemerleri aşarak eski kente girmeden
hemen önce bir heykel var. Sukemerininin 2000'inci yılı anısına
yapılmış, İtalya'yı sevenlerin çok iyi bildiği bir ikili, aynı
kurttan süt emen iki kardeş. Romulus ve Remus. Yani Segovia, bu
eşsiz sukemerini kente kazandıran ve bir zaman buralara egemen olan
Romalılar'a gönderme yapmış.
* Bu arada meraklısına: Roma mitolojisi,
Roma'yı M.Ö. 753'te Romulus ve Remus'un birlikte kurduklarını anlatıyor. Ancak iktidar
hırsı Romulus'un Remus'u öldürmesiyle sonuçlanmış. Olsun
İtalyanlar, bu ölümü unutmuşçasına, iki kardeşi kurt anayla
özdeşleştirerek, her yere heykelini dikmişler.
NOT: Segovia'yı anlattığım için
“Hani Alkazar?” diyenler. Unutmadım. O bir başka yazı olsun, İsabel'i de analım istedim.
(*), (**) Encyclopedia Britannica 1994 copyright
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder