4 Ocak 2015 Pazar

İSPANYA'DA DA VAR DISNEYLAND'DE DE



KİRLİ, 'BİT'Lİ VE GÜÇLÜ
ISABELLA'NIN ALKAZAR'I


















İspanya'da ağırlıklı olarak savunma amaçlı inşa edilen ancak güçlülüğü de simgeleyen görkemli yapılara Alkazar (Alcázar) deniyor. Kelimenin aslı Arapça'dan geliyor. El Kasr. Pek de yabancı olmadığımız bir söz. Alkazarların çoğu 14 ve 15'inci yüzyıllarda inşa edilmiş. En ünlülerinden biri Kraliçe Isabella ile Kral Ferdinand'ın yaşadıkları Madrid yakınlarında,Segovia'daki Alkazar. Hani şu bildiğimiz, Disneyland'in ya da Disney World'ün simgesi olan kuleli, sevimli çizgileriyle gözümüzün önüne gelen Cinderella'nın yani Külkedisi'nin kalesi.

ŞİDDET, GÜÇ VE BİT


Segovia'da, kayalar üzerine oturmuş Alkazar'daki ilk kalıntılar Roma dönemine tarihleniyor. Daha sonra yapıyı bugünlere taşıyacak binanın inşası ise 1120'lere kadar gidiyor. Bugüne kadar gelişip, büyüyerek gelen yapıya ilk önemli katkıyı Kral II. Joahn yapmış ve kendi adına da bir kule inşa ettirmiş. Ancak yapı, Joahn'ın kızı, Kastilya Kraliçesi Isabella'nın şiddet kullanarak yükselişiyle tarihteki yerini almış.
Isabella'nın, yaşadığı dönemde çok normal olan ancak bugün için "facia" olarak nitelendirilebilecek bir diğer özelliği ise "pis - kirli" oluşu. Isabella sadece evlenirken ve doğumunda banyo yapmış. Çünkü dönemin Hıristiyanlık inancı kirliden yanaı, hastalıkların suyla yayıldığına inanılıyordu. Bit mi dediniz? Tabii ki herkes bitliydi ama onun adı "bit" değil, "Tanrı'nın incisi"ydi o zamanlar.

TAVANDAKİ SANAT


Isabella'nın uzun yıllar geçirdiği Segovia Alkazar'ı heykelleri, rölyefleri, birbirinden güzel vitrayları ile görülmeye değer bir yapı. Her bölümün muhteşem işçilikle bezenmiş tavanları bile tek başına bu kaleyi görmek için yeterli. Arap ve hatta sarıklı Osmanlı betimlemelerini duvarlardaki süslerde görmek mümkün.

Isabella döneminden sonra Alkazar'daki en büyük restorasyon ve eklemeler İspanya Kralı II. Felipe zamanında oldu. Kral, Orta Avrupa'daki gücünü yansıtmak için yapıya bir kule ekledi. Mimar Francisco de Morar, bahçeleri yeniden düzenledi.

ÖNCE HAPİSHANE
SONRA ASKERİ OKUL


İsabella'nın yatağı

Daha sonraki dönemde 200 yıla yakın cezaevi olarak kullanılan Alkazar, III. Charles tarafından 1762 yılına Kraliyet Topçu Okulu haline getirildi. 1862'deki yangının ardınan bina, 1896'da Alfonso'nun krallığı döneminde askeri okul olarak Savaş Bakanlığı'na devredildi. Günümüzde Alkazar'ın bir bölümü hâlâ Askeri Müze olarak 
kullanılıyor. Geçmiş dönem silahları ve çeşitli askeri çizimler müzede sergileniyor.




ALKAZAR'A SIĞINDI



Alkazar'ın girişindeki bir heykel

Kastilya Kralı II. Joahn ile Portekizli Isabella'nın kızı Isabella, 22 Nisan 1451'de Madrigal'de doğdu. Çocukluğu pek de prensesler gibi geçmedi. Dört yaşındayken babası öldü. Ardından kendisiyle aynı adı taşıyan annesi Isabella delirdi. Sarayda, babasının ardından tahta oturan üvey ağabeyi IV. Henri'nin himayesinde büyüdü. Henri, ilk evliliğinde, 12 yıl boyunca çocuk sahibi olamadı. İkinci evliliğinden olan kızını ise halk kabul etmedi. Kızın evlilik dışı olduğuna inanılıyordu. Halk ve ülke yöneticileri Henri'den sonra Isabella'nın tahta oturması konusunda hemfikirdiler. 1474'te Henri öldüğünde Isabella Segovia'daydı. Halkın desteğini aldı, Alkazar'ın duvarları ardına sığındı. Ertesi gün Leon ve Kastilya Kraliçesi olarak taç

giydi.


ARİSTOKRATLARIN YANILGISI


Alkazar'da çoğunluğu dini konu alan bir çok vitray çalışması bulunuyor.

Aristokratların beynindeki "Bir gençkızı rahatlıkla idare ederiz" fikri gerçek olmadı. Çünkü Isabella, herşeyi alt üst ederek, komşu Aragon'un (Kuzey Doğu İspanya'da şimdi başkenti Zaragoza olan özerk bölge) veliahtı Ferdinand'la evlenmeye karar verdi. Kastilya aristokratları buna kesinlikle karşı çıktılar.  Ferdinand, aristokrasiyi atlatabilmek için kente eşek yetiştiricisi kılığında girmek zorunda kaldı. Isabella'yla Ferdinand, az sayıda davetlinin katıldığı bir düğünle 19 Ekim 1469'da evlendiler. Evlilik bir çok problemi de beraberinde getirdi. Aristokratlar bir türlü olanları hazmedemiyordu. İddiaya göre genç kraliçe, evlenebilmek için Papa'nın izin evrakı üzerinde hile yapmıştı.

ASLOLAN HÜKÜM SÜRMEK




Avrupa'nın en korkunç kadınlarından biri olarak gösterilen Isabella ve eşinin tahtı

Isabella artık Kastilya'nın sahibiydi. Hüküm sürdüğü yıllar boyunca eski kral, üvey ağabeyi IV. Henri'yi tarihten silmek için elinden geleni yaptı. Katı ve acımasızdı, önünde kimse duramıyordu. Kendisine karşı gelen soyluların elindeki maddi manevi tüm güçlerini alıyordu. 1479'da kral olan Ferdinand da Isabella'nın yaptıklarını sessiz sedasız izliyordu. Sadece evlilik dışı bir çocukları olmaması için azami dikkat gösteriyordu.

Artık onlar Katolik Krallar (Reyes Catolicos) unvanı taşıyorlardı. Aslında Isabella için önemli olan din değil hükmetmekti. Isabella ve Ferdinand'a Reyes Catolicos unvanını veren  Papa Alexander VI, Vatikan'da bugün bile adı anıldığında utançtan başların eğildiği bir isim. İddialar, bu Papa'nın kendi kızını bile hamile bıraktığı yönünde. 

ENGİZİSYON YILLARI


Birbirinden ince işlemeli tavanlardan biri

Isabella'nın bu katı tutumu aslında İspanya için bir dönüm noktasıydı. O zamanlar anlaşılamasa bile bugünkü İspanya'nın temelleri atılıyordu. Tabii ki şiddet ve zorbalıkla. Berberilere karşı 1481'de yapılan Reconquista Savaşı'nda Aragon da Kastilya'nın yanındaydı. Savaş sonunda İspanya güneye doğru genişlemişti. Aristokrasi de artık yeni yönetime alışmış ve savaştan ganimet toplamanın derdine düşmüştü. Tabii ki bu ganimetler karşılığında savaş kutsandı. Savaş İspanyol halkına "Son Haçlı Seferi" olarak sunuldu.


DİN SİYASETE GİRDİ


Şiddet son noktadaydı. Kraliçenin elindeki en büyük güçlerden biri engizisyondu. Bir tür din mahkemesi olarak kurulan engizisyon artık devlet kontrolündeydi. Din kurallarına uymamak da devlete karşı işlenen suçlar arasına alınmıştı. Yani dine karşı gelmek, siyasal bir suçtu ve bu suçu işleyenlerin sonu ölümdü. Suçlular (!) bazen toplum önünde yakılıyordu. Cezalardan ibret almak, devlete itaat etmek ve dini kurallara göre yaşamak zorunluluktan öte artık yaşamsal bir gereklilik haline gelmişti. Vatandaşların görevleri arasında, dini kurallara uymayanları ihbar etmek de vardı tabii ki.

BİNLERCE KİŞİ YOLLARDA


Dua köşesi

Hıristiyan olmayanlar din değiştirmeye zorlanıyordu. Aslında bu bile yetmiyordu. Tarih 31 Mart 1492'yi gösterdiğinde Yahudi ve Berberiler'in sınır dışı edilmesini öngören Elhamra Kararnamesi yürürlüğe girdi. Binlerce Yahudi ve Berberi, ülkeden yaka paça atıldı. Isabella'ya göre bu devletin iyiliği içindi. Yahudiler Hıristiyan olsa bile asimile olmaları zordu. Bu da Hıristiyan cemaatin yapısını bozacaktı. Papa da bu fikre olumlu bakıyordu. O yıllarda, sürülen Yahudiler'e kucak açan ise Osmanlı İmparatorluğu oldu. Granada'nın fethedildiği 1492'de, binlerce Yahudi, ağırlıklı olarak deniz yolunu kullanarak, Türk topraklarına geldi. Aynı yıl Kristof Kolomb, Isabella'nın manevi himayesinde denize açıldı.


ISABELLA'NIN VE ENDÜLÜS'ÜN SONU


Alkazar'ın penceresinden

İspanya birliğinin temelini atan Isabella, 1504 yılında 53 yaşındayken Medina del Campo'da öldü. Ondan öteye siyaset ve kiliseye ait reformları içeren düşüncelerinin yer aldığı vasiyetnamesi kaldı. İspanyol tarihçilere göre vasiyetname, ülkenin kuruluşunu anlatan ana belgelerden biri. "El Endülüs" artık yoktu, "Yaşasın Espana" deniyordu. Kraliçe Granada'da toprağa verildi. 

HESAP HÂLÂ SÜRÜYOR


Isabella 1492'de Granada'yı feth etti. Böylece İspanya, Hıristiyanlar tarafından yeniden kurulmuştu. İşte bu yüzden İspanyol Kilisesi 1958'den beri Isabella'yı kutsamak istiyor. Fakat Vatikan, bu kutsamanın Yahudi ve Müslümanlara saygısızlık olacağını düşünüyordu. Ancak 1974'te dönemin papası VI. Paul, Isabella'nın azize ilan edilmesini sağladı.


Ancak radikal İslamcılar da hesabı hâlâ kapatmamıştı. İspanya'da meydana gelen ve önce ayrılıkçı terör örgütü ETA'nın fail gösterildi kanlı bir saldırıyı terör örgütü El Kaide üstlendi. Örgütün lideri Usame Bin Ladin açıklamasında Isabella'nın Müslümanları öldürüşünü ve sürgün etmesini unutmadıklarını vurgulayarak, intikam alacaklarını söyledi.

LÜZUMİ BİLGİLER


* Isabella'nın hüküm sürdüğü dönem doğal olarak Hıristiyanlığın da yükselen değer olduğu dönemdi. Aynı dönemde Doğu kökenli satranç oyunu Akdeniz ülkelerinde oldukça yaygındır. Ancak bu dönemde oldukça süslü yapılan satranç takımlarında “Fil” artık “Papaz”dı. Doğu yönetimlerinde önemli olan “Vezir” ise adını “Kraliçe”ye bırakmıştı. Satrançın Avrupa'daki izini sürenler bu değişikliğe Isabella'ya bağlıyor.



* Segovia'ya giderseniz:
* * Alkazar'ın yanı sıra kentin girişinde altından geçeceğiniz sukemerini muhakkak inceleyin (Bakınız, bu blogdaki SEGOVİA/ZAFER ŞEHRİ18 YÜZYIL KENTE SU TAŞIDI  
http://bit.ly/1W5MbtY 
** Sukemerlerinin önündeki meydanda ya da kent sokaklarındaki restoranlarda, kendinize nefis bir et ziyafeti çekmeniz mümkün. Çikolata ve tatlılar da es geçilecek gibi değil.
* Calle Real'de -ki orası kentin en bilinen caddesi- altın ve inci takılara göz atmakta da zarar yok. Satın almanın yararı ve zararı da size kalmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder