NEMİ /CALIGULA'NIN GEMİLERİ
ROMALILAR BATIRDI MUSSOLİNİ ÇIKARDI NAZİLER YAKTI
İtalyan jet-sosyetesinin vazgeçilmez mekanlarından aynı adı taşıyan gölün kıyısına kurulu Nemi tarihin her döneminde, Lazio bölgesinin gözde yerleri arasında yer aldı. Roma İmparatoru Caligula’nın yaptırdığı dev gemiler, ölümünden sonra batırıldı. Gemiler, Rönesans’ta yeniden hatırlandı. Gölde, ağlara takılan birkaç metal parça akıllarda sorulara yol açtı. Yıllar sonra Mussolini’nin emriyle gemiler gün yüzü gördü. Ancak kısa süre sonra bölge Almanlar tarafından istila edildi. Naziler, bölgeyi terk ederken, mucize eseri, Amerikan bombardımanlarında hasar almayan gemileri ateşe verdi. Şimdi İtalyanlar gemilerin enkazını diriltmeye çalışıyor.
NEMİ İtalya’nın Lazio bölgesinde bir tepenin üzerindeki iki krater gölünden biri. Roma’dan Napoli’ye doğru yola çıktığınızda, yaklaşık 30 kilometre sonra göle ulaşıyorsunuz. Deniz seviyesinden 521 metre yükseklikteki köy, Truva’dan yani Çanakkale’den İtalya’ya gelenlerin ilk yerleştikleri yer. Nemi adı Latince ‘Nemus Diane’dan geliyor, yani Diana’nın koruluğu. Diana, ay ve bereket tanrıçası. Ay vuran göl ise Diana’nın aynası.
DAĞ ÇİLEĞİNİN İZİNDE
Efsanelere göre Truva savaşının ardından yaşadığı yer yıkılıp yanınca,, yola çıkan yiğit Aeneas ve yanındakiler, Anadolu’dakine benzer nitelikte topraklar aramışlar. Muhteşem dağ çilekleri yetiştirebilecekleri bir iklimde yaşayabileceklerine inanmışlar. Nemi’ye geldiklerinde, çilekler toprağa tutunmuş ve Truvalılar Roma’dan önce buraya yerleşmişler. Dağçileği, hâlâ Nemi denince ilk akla gelenlerden. Küçük, açık renkli ve leziz dağ çileklerini ve ürünleri, bu küçük kasabanın çarşısında başköşeye oturuyor. Buraya gelenler, küçük bir pastanede üretilen dağ çileği tartoletlerinden yemeden ayrılmıyor. Dağ çileği yani fragoline için her yıl bir festivalde düzenleniyor. Köyde bir başka festival de çiçekler için düzenleniyor. İtalyanlar Nemi’yi “Çilek ve çiçek” köyü olarak tanımlıyor.
MEHTAPLI GECELERDE ÜÇ AY
Nemi’nin Truva’ya benzeyen bir diğer yönü ise dolunayda 3 ay birden görülebilmesi. Biri gökyüzünde, biri gölün suyunda, diğeri de biraz ilerde Tiren Denizi’nde. Aynı, köyün kardeş şehri İntepe’de olduğu gibi. Deniz, göl ve yeşilin birbirine karıştığı bu yüksek köy, İsa’dan önceki dönemde Diana Tapınağı ile Romalılar için son derece önemli bir hac merkezi imiş. Göl kıyısını muhteşem saraylar, termal kaynaklara dayalı terapi ve ibadet mekanları süslüyormuş. Araştırmacılar göl çevresinde Julius Ceasar’ın yaptırdığı, daha sonra Caligula’nın da kullandığı bir villanın kalıntılarına da ulaştılar.
CALİGULA’NIN GEMİLERİ
Caligula adıyla bilinen Roma’nın 4’üncü imparatoru Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus’un (d. 31 Ağustos 12 – ö. 24 Ocak 41), 37-41 arasındaki iktidar döneminden bugün hatırlanan en büyük özelliği aşırı savurganlığı. Caligula’nın despot yapısı, imparatorluk dönemine damgasını vurdu. Zalimliği ve deliliği kitaplara konu oldu. Bir de gemileri vardı. Çağlar boyu kuşaktan kuşağa anlatıldı bu gemiler. Ancak izi olmadığı için araştırmacılar bunun bir efsane olduğuna inandılar çoğu zaman. Rönesans döneminde araştırmalar yapıldı birkaç kalas parçası bulundu ancak gemi ya da gemilere ulaşılamadı. 1895’te, Diana tapınağı arkeolojik kazılarıyla görevlendirilen antikacı Eliseo Borghi başkanlığındaki araştırma ekibi, çok değerli bir Medusa başının da bulunduğu son derece ince bir işçilik sergileyen bronz aplikler, heykeller ve dekorasyon malzemeleri buldu. Gölde 1 değil 2 gemi olduğu anlaşıldı.
Julius Caesar’ın yaptırdığı, daha sonra Caligula’nın da kullandığı sanılan bir villanın kalıntılarının yanı sıra, su seviyesini kontrol etmeyi amaçladığı sanılan, gölden denize ulaşan 1650 metrelik bir tünel bulundu.
MUSSOLİNİ ÇIKARDI
Mussolini’nin emriyle 1928’de tünelden su tahliyesine başlandı. Yaklaşık 1 yıl sonra ilk tekne bulundu ve kıyıya çekildi. 1932’de de 2’nci tekneye ulaşıldı. Caligula’nın efsane gemilerinin yanı sıra gölden 2 tane prehistorik dönem ve 1 Roma dönemi teknesi daha çıkarıldı. Caligula’nın yüzersaraylarından biri 71.30 x 20 metre diğeri 73 x 24 metre boyutlarındaydı. Tekneler, ağırlıklı olarak bronz süslemelerle döneminin tüm ihtişalını barındırıyordu. İçlerinde tapınak olduğu sanılan mermer bölümler de vardı. Önce bir barakada muhafaza edilen tekneler, 1939’da mimar Vittorio Ballio Morpurgo’nun yaptığı, ters çevrilmiş iki tekne formunda çatısı bulunan müzeye nakledildi.
HİTLER’İN ASKERLERİ YAKTI
2’nci Dünya Savaşı sırasında Alman askerleri Nemi’de üs kurdular. Müzenin önünde artık bir topçu bataryası vardı. Bu nedenle bölge sık sık Amerikan bombardımanıyla karşı karşıya kaldı. Müze bombardımandan etkilendi ama gemiler sağlamdı. Ancak 1944’te bölgeyi terk etmeye karar veren Almanlar, paha biçilmez gemileri Amerika’ya bırakmak istemedi. Bunun yerine 30 Mayıs’ı 31 Mayıs’a bağlayan gece, gemileri yaktılar ve 2 Haziran’da Nemi’yi terk ettiler. Gemilerden geriye enkaz kaldı. Bronz, metal ve mermer parçalar şimdi Roma’da Palazzo Massimo’daki Milli Müze’de sergileniyor.
1988’DE YENİDEN
İtalyan Hükümeti, 80’li yıllara Nemi Müzesi’ni onardı. 1988’de açılan müze, aslına uygun olarak yeniden tasarlandı ve bazı orijinal parçalar burada sergilenmeye başlandı. Gemilerin birer kopyası yapılarak müzenin önüne yerleştirildi. Öte yandan, bölgenin diğer bir önemli tarih hazinesi olan Diana Tapınağı kalıntıları ile ilgili arkeolojik çalışmalarla da müze zenginleşti. Bilimsel çalışmalar göl kıyısının İ.Ö. 9’uncu yüzyılda yerleşim yeri olarak kullanıldığını ortaya çıkardı.
JET SOSYETENİN TERCİHİ
Nemi,tarihi güzelliklerinin yanı sıra doğal güzelliği ve sakinliğiyle de gezenleri büyülüyor. Göle bakan binalardan çoğu İtalyan jet sosyetesinin dinlenme evleri. Ara sokaklar da birbirinden güzel çiçekli balkonları ve karakteristik mimarisiyle görülmeye değer.
LÜZUMİ BİLGİLER
NEMİ’YE GİDERSENİZ
* Dağ çilekli tartolet yiyin. Eğer mevsimiyse, bu güzel meyveyi tadın.
* Diana heykelinden göle doğru giden yolun başındaki sucukçuya bir uğrayın. Almasanız da fotoğrafını çekin.
* Tarihi çeşmeden sodalı su için.
* Nemi’nin yanıbaşında aynı kendisi gibi Tiren Denizi’ne hakim volkanik tepede bir krater gölü daha var. Muhakkak buraya da uğrayın. Gölün adı: Albano. Denizden 293 metre yüksekte. Burası şarkılarıyla bildiğimiz Romina Power-Albano çiftinin doğduğu yer. Papanın yazlık ikametgahı Castel Gandolfo da Albano’da. Malikane ve çevresi Vatikan toprağı. Vatikan toprağını çevre sakinlerinden sadece bir çizgi ayırıyor. Çizginin bir yanından öbürüne adım atarak, anında ülke değiştirmek mümkün. Pasaportsuz, vizesiz ve dertsiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder