10 Nisan 2016 Pazar

BRAN KALESİ/SAHİBİNDEN SATILIK DRAKULA ŞATOSU




DRAKULA GARSONUN OLSUN


Tarihimizde “Kazıklı Voyvoda” olarak bilinen Vlad Tepeş, 1897’de a bir romana konu olduğunda Romence’de “şeytan” anlamındaki aile adı Drakula edebiyat dünyasındaki yerini aldı. Vampir Drakula’yı anlatan kitap, defalarca filme çekildi. Tarihin tozlu raflarındaki voyvoda da aniden tüm dünyada ünlendi. Bu ün, yaşamında bir kaç kez uğradığı Macaristan’ın Braşov bölgesindeki Bran Kalesini “Drakula’nın Şatosu” olarak cazibe merkezi haline getirdi. Töton şövalyelerinden bu yana ağırlıklı olarak gümrük binası olarak kullanılan kalenin ziyaretçileri, şimdilerde bölgenin neredeyse tek geçim kaynağı. Söz konusu para olunca “olmaz” olmuyor tabii. Paraya kıyarsanız, Drakula’nın size servis yaptığı bir masada yemek yemeniz mümkün. Hatta çok paranız ve vampir fantezileriniz varsa Drakula’nın şatosunu satın alabilirsiniz.

BİRİ YAPMIŞ BİRİ YAZMIŞ BİRİLERİ PARA KAZANMIŞ


Biz  onu Kazıklı Voyvoda olarak biliriz. Düşmanlarını -ki en büyük düşmanı Türkler’dir- kazığa oturtarak cezalandırdığı anlatılır. Onu sadece biz değil bütün dünya tanıyor aslında. Ancak onlar “Kazıklı Voyvoda” değil “Drakula” ya da “Dracula” adıyla biliyorlar onu. Yeryüzünün en çok tanınan vampiri o.
Hikâye Bram Stoker’in kitabıyla başlıyor. İngiliz gezgin Emily Gerard’ın “Ormanın Ötesindeki Topraklar” kitabından vampirlerle ilgili bilgi alan Stoker, bu konuda bir kitap yazmaya karar verir. Kitabın adı “Kont Wampyr” olacaktır ve mekan Avusturya Steirmark bölgesidir. Hâlâ bazı Drakula romanlarının girişinde taslakları yayınlanan bu hikâye, aniden değişir. Çünkü yazarımız bu arada, Gerard III.’ün Romanya ve Transilvanya hakkındaki notlarını okur ve etkilenir. Romanın adı “Dracula” olarak değişir.


Drakula Şatosu’nun lordu namı diğer “Transilvanya Canavarı”,  ölümsüzdür, çok güçlüdür ve kılıktan kılığa girebilmektedir. Tabii ki dünya bu hikâye çok sevilir. Defalarca filme çekilir ve neredeyse “vampir” kelimesi “Drakula”yla özdeşleşir.
Hikâye bölümüne ara verip gerçeklere dönersek, kont Drakula Vlad II’nin oğlu Vlad III’tür. Babası tarafından Osmanlı Sarayı’na gönderilen Vlad, Eflak Voyvodası olarak atansa da hüküm süren voyvoda tarafından sürgüne gönderilir. Daha sonraki yıllarda voyvodayı öldürerek, makamına yerleşir ve 1456’dan 1462’ye kadar Eflak’ı yönetir. Bir süre Osmanlı’ya vergisini ödeyip görevini sürdürse de daha sonra başkaldırır. Tutsak ettiği askerleri, en ünlüsü bir kazığın makattan girip, sırttan çıkarılmasıyla uygulanan işkence olan, tarifsiz acılar veren yöntemlerle öldürür. Tabii ki bu yaptıklarından sonra cezasız kalmaz, Osmanlı askerleri tarafından öldürülür. Başı kesilerek bir kazığın üzerinde yol boyunca geçilen yerlerdeki halka göstere göstere İstanbul’a getirilir. Halk tarafından bulunup gömülen vücudu ise iddiaya göre mezar açıldığında yerinde bulunamaz. Bu durum, Kazıklı Voyvoda’nın vampir olduğu söylencesini başlatır. Söylenceden etkilenen Yazar Stoker sayesinde bizim “eli kanlı” Kazıklı Voyvoda, Kazıklı Voyvoda olmaktan çıkıp, “ağzı kanlı” Drakula oluverir. 

DENETİM Mİ VUSLAT MI

Gelelim Drakula’nın şatosuna. Şatonun asıl adı Bran Kalesi. Almancası Törzburg, Macarcası ise Törcsvár (Google öyle diyor). Romanya Braşov yakınlarında, tarih kitaplarından hatırladığımız Erdel (Transilvanya) ve Eflak beyliklerinin sınırında yer alıyor. 1211-1212’de Töton Şövalyeleri tarafından gümrük kontrolü amacıyla inşa edilmiş. 1242’de de Moğollar tarafından yıkılmış. Macaristan’ın ilk prensi Louis, 1377’de Braşov Saksonlarına masraflarını karşılamaları şartıyla  taştan bir kale yapmaları için halka izin vermiş. Şato, Romen Prensi’nin ölümünün ardından kale Transilvanya Prensliği’nin denetimine geçmiş. İşte Drakula’nın kaleden geçmesi tam da bu dönemde. İddiaya göre Vlad Tepeş bir kaç kez kaleyi denetlemek üzere buraya geldi ve kaldı. Bir başka iddia ise Tepeş, kalede sevgilisiyle buluşuyordu. Kim bilir belki hem denetim hem vuslattı amaç... Ama bilinen gerçek, Tepeş’in burada yaşamadığı ve kalenin gümrük amaçlı askeri bir bina olduğu

KRALİÇE’YE SUNDULAR

Kale tarih boyunca bir kaç kez el değiştirdi. 1918’de Transilvanya yeni kurulan Romanya’nın bir parçası haline geldiğinde, Braşovlular hep birlikte karar alarak, kaleyi Romanya Kraliçesi Marie’ye sundular. Kale kraliyet ailesinin konutlarından biri olarak yeniden düzenlendi ve Marie sık sık burada kaldı. 1932’ye kadar Karpatlar’ın serinleten havasında bir kraliyet yazlığıydı. 18 Temmuz 1938’de Kraliçe Marie öldüğünde Bran Şatosu Avusturya Arşidük Anton evli olan Prenses Ileana’ya miras kaldı. Savaşın sonu ile Komünist dönem başlayınca Prenses ve ailesi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Komünist yönetim 1956’da Bran Kalesi’ni müzeye dönüştürdü. 2006’da İleana’nın mirasçıları kaleyi almak için açtıkları davayı kazandılar. Romanya Hükümeti 3 yıl süre istedi. 1 Haziran 2009’da Bran Kalesi, İleana’nın yasal mirasçıları Arşidük Dominic, arşidüşes Maria Magdalena ve arşidüşes Elisabeth’e verildi. 1 Haziran 2009’da ülkenin ilk özel müzesi olarak halkın ziyaretine açtı.

ŞİMDİ SATILIK


22 dönüm arazi üzerinde yer alan 57 odalı kale 2013’te, New York merkezli hukuk firması Herzfeld ve Rubin tarafından satılığa çıkarıldı. Yılda 560 bin civarında ziyaretçiyi ağırlanan kalenin konut olarak kullanılması çok zor. Sıhhi tesisatı bulunmayan bina turizm amaçlı kullanılmak üzere pazarlanıyor. “Sadece ulusal bir anıt değil, Romanya’nın en büyük ve önemi cazibe merkezi” olarak satışa çıkarılan kaleyi almak isterseniz, şimdiye kadar uçuşan rakamları esas alırsak, en az 135 milyon dolar ödemeniz gerekiyor.

UZUN DİŞLİ GARSON

“Yok ben almayayım” diyenlere ikinci seçenek kalede etkinlikler. Kale şu anda Drakula romanının mirasını, kitap yazarının mirasçılarından daha fazla yiyor büyük bir ihtimalle. Kalenin giriş ücreti 35 lei (7.8 euro). Öğrenci, çocuk ve gruplara indirimler var. Ayrıca kalenin bahçesinde şirketinizin pikniğini, bir ürününüzün lansmanını da yapabilirsiniz, düğününüzü de... Şato, balolara, konserlere, özel turlara da sahne oluyor zaman zaman. Hatta Sevgililer Günü’nde sevgilinizle Drakula’nın kalesinde (pardon şatosunda) yemek yiyebilirsiniz. Daha da ileri gitmek mümkün az sayıda misafirinizi burada ağırlamanız mümkün. Hem de dilerseniz Drakula uzun dişleriyle garsonunuz olarak emrinize amade. Yok yok mönü kan ve kan ürünleri değil, siz ne arzu ederseniz o. Tabii tüm bunlar için de cüzdanı zorlamak gerek. Böyle bir yemek için kişi başı 5 bin dolar ödendiği söylentiler arasında.

LÜZUMİ BİLGİLER

Bran Kasabası'nın neredeyse tek geçim kanağı Drakula turizmi
İnternetteki birçok adreste bulunabilen yazılarda, babası tarafından kardeşiyle birlikte bağlılık göstergesi olarak Osmanlı sarayına gönderilen Vlad Tepeş’in (1431-1476) Fatih Sultan Mehmet’in kan kardeşi olduğunu iddia ediliyor. Ancak ne yazık ki hiçbirinde kaynak gösterilmemiş. Ancak kitaplarda yer alan bilgi* Drakula’nın değil kardeşi Radu’nun Fatih Sultan Mehmet’le birlikte büyüdüğü. Vlad Tepeş’in çocukluğunda 6 yıl boyunca Osmanlı toprakları da biliniyor. Hatta bir çok gizli geçidin bulunduğu Tokat Kalesi’nde kazı yapan arkeologlar, Drakula’nın izini de arıyor.

* Bu kitaplardan biri “Sultanlar Devrinde Oğlanlar” (Erdem Oksaçan)



Bu da şatodaki Turca
Balkonlara ulaşmak için daracık merdiveneri
çıkmak gerekiyor.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder