27 Aralık 2016 Salı

KRAKOW/AZİZENİN TUZLU HİKÂYESİ



  

MÜCEVHERLERİ REDDETTİ TUZ İSTEDİ

Tuzdan yapılan heykelde madenci bulduğu nişan yüzüğünü Kinga'ya uzatıyor

Macar Prensesi Kinga (Kunegunda) Polonya grandüküyle evlenirken babasının önüne serdiği altın gümüş ve mücevherleri reddetti ve sadece tuz istedi. Babasının hediye ettiği tuz madeninin en derin şaftına attığı nişan yüzüğünü, evlendikten sonra Krakov yakınlarında bulduğunda ondan mutlusu yoktu. Efsaneye göre Polonya’nın en büyük tuz madenlerinden birinin bulunmasını sağlayan Kinga ve eşi “iffet yemini” etmişlerdi. Kinga, Boleslaw öldükten sonra kendini tamamen dine adadı. 1200’lü yıllarda yaşayan Kinga, 1600’lerde papa tarafından kutsansa da ancak 1999’da Vatikan’ın “azizeler” listesinde yerini alabildi. Kinga şimdi Wieliczka tuz madeninde, yerin 101 metre altında madencilerin tamamını tuz kayalarını oyarak yaptıkları bir şapelde ziyaretçileri karşılıyor.
Macaristan’ın Estergon (Esztergom) kentinde Kral 5’inci Béla ile Maria Laskarina’nın kızı olarak doğduğunda tarih 5 Mart 1224’tü. Dönemin siyasi yapısı sonucu Polonya Grandükü 5. Boleslaw’la evlenmesine karar verildiğinde ise henüz 16 yaşındaydı. Babası düğün hediyesi olarak önüne altınlar, gümüşler ve değerli mücevherler koysa da o hepsini reddetti ve evlilik hediyesi olarak “tuz madeni” istedi. Macar kralı ülkesinin en değerli tuz madenlerinden  Máramaros’u kızına hediye etti. Bugüne kadar yazılanlar, prensesin Polonyalı tacirlerin tuz ticareti yaptığını bildiğini ve kararını bu nedenle aldığını anlatıyorlar. (Kimbilir belki de bu evliliğin ekonomik yanı o yıllarda savaşlara bile neden olan “tuz” üzerineydi.) Kinga, babasının hediyesi madene gitti ve nişan yüzüğünü en derin kuyunun içine fırlattı.


VE TUZ MADENİ BULUNDU


Azize Kinga ikonası (common,wikimedia.org)
Polonya’da evlenen Kinga, kocasının nişan yüzüğünü bulmasını istedi. Efsaneye göre dönemin başkenti Krakow yakınındaki Wieliczka’ya gittiğinde burada tuz bulunabileceği kararına vardı. İşçiler gösterdiği yeri kazmaya başladılar, ancak bir süre sonra karşılarına çıkan kaya katmanı kazıyı engelledi. Kinga, kayanın parçalanmasını istedi ve bir mucize oldu. Kinga’nın Macaristan’daki maden kuyusuna attığı nişan yüzüğü kayanın içinde duruyordu. Bu sırada madenciler kayanın saf tuz olduğunu fark ettiler. Kısacası nişan yüzüğünün yanı sıra, tuz ithalatçısı Polonya’da dünyanın en büyük tuz madenlerinden biri bulunmuştu.

Kinga koyu bir Hıristiyandı ve bu evliliği hiç istememişti. Eşini ikna etti ve çift “iffet (bekaret) yemini” ettiler. Yani evlilikleri sadece kağıt üzerindeydi. Oldukça sıkılgan ve içine kapalı olan Boleslaw 1279 yılında ölünce Kinga kendini tamamen dine adadı ve bir Frensisken rahibesi olarak Cleres Manastırı’na kapandı. Bu dönemde çok sayıda manastır ve kilise inşa ettirdi. Fakirlerin ve hastaların yardımına koştu. Tarih sayfaları onun, Türkler tarafından esir alınan askerleri, fidyelerini ödeyerek kurtardığını da yazıyor.
Kinga, 68 yaşında yaşama veda etti. Papa Alexander VIII  1690’da Kinga’yı kutsadı. Artık, Livanya ve Polonya dinsel olarak Kinga’nın himayesindeydi. Kinga’nın Vatikan’a göre azizeler arasında resmen yer alması ise çok sonra oldu. 1999’da Polonyalı  Papa II. Jean Paul, Kinga’yı azize ilan etti.

TUZDAN ŞAPEL KİNGA’YA ADANDI




Kinga’nın bulduğu  maden 1866’da büyük bir tehlike atlattı. Su baskınının bertaraf edilmesi dönemin siyasi ve teknolojik koşullarında birkaç yıl sürdü. Tehlikenin atlatılmasının ardından madende bir şapel inşa edilmesine karar verildi. Madenci-sanatçı kardeşler Jozef (1860-1920) ve Tomasz Markowski (1870-1927) şapeli tamamen tuzdan inşa ettiler. Kristalize avizelerinden yer döşemesine kadar her yeri tuz kayalarından oyulan, yerin 101 metre altındaki şapel Kinga’ya adandı ve 1896’da hizmete girdi. 31 x 15 m boyutlarındaki şapelin taban alanı 465 metrekare ve burada halen 400 davetlinin hazır bulunabileceği düğünler yapılıyor.










ARTIK SADECE TURİSTLERE

1724’de sudan tuz üretimine son verilen maden 1996’da tamamen faaliyete kapandı. Artık burası Polonya’nın en büyük turistik cazibe merkezlerinden biri. İçinde şapelin yanı sıra müze, heykeller, kafe, turistik eşya satış noktası, sağlık alanı ve birçok gala ve yemeğe ev sahipliği yapan toplantı salonu bulunuyor. Turistler ve madencilerin farklı rotalarda ziyaret ettiği madenin derinliği 327 metre, uzunluğu ise 300 kilometre. İlk etapta 378 basamak inerek başlayan ve yaklaşık 3 saat süren turistik rota ile madenin yüzde 2’lik bölümünü görmek mümkün.



LÜZUMİ BİLGİLER

MADENE DAİR


Madenin içindeki 9 metre derinliğindeki gölün adı "Ölüm Gölü" Su adın verilme nedeni ise öldürücü oranda tuzlu olması.
* Ortaçağın son döneminde 8 bin, Rönesans döneminde 30 bin ton tuz üretilen madenin geliri uzun süre Krakow Üniversitesi’ne verildi.
* Maden zaman zaman yaşanan işgaller nedeniyle İsveçliler, Avusturyalılar ve 2’nci Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından işletildi.
* 1992'de, kumla karıştırılmış büyük bir su baskınıyla mücadele 2 yıl sürdü. 
 




Władysław Hapek, güneş sistemini tanımlayan Polonyalı bilimadamı Nikolas Copernicus’un doğumunun 500. yılında yaptığı heykel.



















Tuz madeninin içinde, çalışmaların nasıl yapıldığını anlatan bir müze de var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder